Op. Dr. Mehmet Haşim Güner
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı
Meme Büyütme ( Augmentation Mamoplasty)
Meme büyütme ameliyatlarını , meme hacim eksikliği olan, meme asimetrisi olan hastalarda uygulayabilmekteyiz.
Meme büyütme ameliyatlarında son yıllarda en çok tercih edilen yöntem, meme implantı ya da diğer bilindik adıyla
meme silikonu dediğimiz malzemelerin meme dokusunun alt kısmına yerleştirilmesidir.
MEME İMPLANTINDA KESİ YERLERİ
Hekimin tercihine göre giriş yeri olarak koltuk altı, meme başı ya da meme altı tercih edilmekte. Ben kendi pratiğimde meme altı
planı tercih eden hekimlerden biriyim. En sıklıkla da kullanılan kesi yeri budur.
Bu kesi yerinin en büyük avantajı meme dokusunun çok rahat bir şekilde izole edilebilmesi ve de bu durumun cerrahiyi çok kolaylaştırmasıdır. Meme dokusunun önden görünüşünde herhangi bir kesi izi oluşturmaz. Meme başı his kaybı riski, meme başından girilen kesiye göre daha azdır. Ayrıca tecrübe ettiğim bir kesi yeri olan meme başı bölgesinden girişin bıraktığı ameliyat izini ben beğenmemekteyim.
Koltuk altından girişin avantajı meme dokusunun herhangi bir bölgesinde kesi izi oluşturmaz. Fakat koltuk altı bölgesinde iz kalma riski vardır ayrıca da cerrahisi daha zor ve risklidir.
MEME İMPANTINDA PLAN TERCİHİ
Günümüzde standart hale gelmiş 3 tane planımız mevcuttur. Bunlardan en bilindik olanları; kas altı, kas üstü planlardır. Ayrıca 'dual plane' diye de tabir edilen yarı kas altı yarı kas üstü planda çok tercih edilmektedir. Ayrıca göğüs kasının zarının altının da kullanıldığı, subfasiyal diye tabir edilen plan da mevcuttur.
Her planın kendine göre avantajları ve de dezavantajları mevcuttur.
Kas altı plan: Enfeksiyon riski daha azdır, kapsül kontraktürü dediğimiz durum daha az oluşur. Ağrı açısından en ağrılı plandır.
Kas üstü plan: Ağrı açısından en az olduğu plandır. Enfeksiyon riski ve de kapsül kontraktür riski kas altı plana göre daha yüksektir. Meme sarkmalarında dokuyu kas altı plana göre daha iyi dikleştirir ve de toparlar. Bu planın kullanılabilmesi için, meme dokusunun en az 2 cm kalınlığının olması gerekmektedir fakat pratikte bu kalınlığın daha çok olması gerektiğini düşünmekteyim.
Dual plane plan: Her iki planın da avantajlarını bir miktar içermektedir. En belirgin özelliği dekolte kısmının daha dolgun olmasıdır. Ağrı açısından kas altı plana benzer. Dikleştirme etkisi açısından kas üstü plana yakındır. Benim kendi pratiğimde en sık uyguladığım planlardan birisidir.
Subfasiyal plan: Kas üstü bir plandır özünde sadece protez kas fasiası ile sarıldığından enfeksiyon riskine karşı daha korunaklıdır. Cerrahisi çok zor ve facia bütünlüğünü bozmadan planı oluşturmak çok zor olduğundan ayrıca da daha çok kanamalı olduğunu düşündüğümde ben kendi pratiğimde tercih etmemekteyim.
MEME İMPLANTI SEÇİMİ
Meme implant seçiminde şekil olarak yuvarlak tip, ya da damla dediğimiz (diğer adı anatomik) protez şekil seçeneklerimiz mevcut. Yuvarlak meme protezleri dekolte etkisini daha iyi sağlarken, damla meme protezleri dikleştirme etkisini daha iyi sağlıyor. Hangisinin en iyi olacağı ve de hangisinin kullanılacağını ben hastalarım ile örnekler üzerinden tartışarak oluşturuyorum.
Protez yüzeyi açısından ise 2 farklı seçenek vardır. Pürtüklü dediğimiz yüzey ya da düz yüzey. Pürtüklü protezlerde kapsül kontraktürü dediğimiz durum daha az olurken, düz yüzeyli protezlerde de protezin yukarıda kalma riski daha az olmaktadır. Kendi pratiğimde pürtüklü protezleri daha çok tercih etmekteyim.
KAÇ CC OLMALI ?
Hacim kişiden kişiye beğeniye göre değişebileceği gibi, memeler arasında da simetri sağlamak amacıyla değişebilmektedir. Fakat bilinmesi gereken, her hastanın memesine konabilecek protezlerin minimum ve maksimum aralığı vardır. Bu aralık kişlinin boy uzunluğuna, omuz genişliğine göre ve de deri esnekliğine göre değişebilmektedir. 150 cm boyunda ki bir bayana, 350 cc protez aşırı büyük gelebilirken, 180 cm boyunda ki geniş omuzlu bir bayana 450 cc protez küçük bile gelebilmektedir. Hacim planlaması yaparken hasta ile karşılıklı uzun uzadıya konuşup örnekler üzerinden tartışmak gerektiğini düşünmekteyim. Bizler hekim olarak sonucu kestirebiliyorken, hastalar için bu durum daha zor olabilmekte. Bu yüzden bol örnekli fotoğraflar üzerinden karşılıklı değerlendirme yaparak, hastamızın neyi sevebileceğini daha iyi analiz etmeye çalışmaktayım.
ÖMÜRLÜK MÜ ?
En sık sorulan sorulardan birisidir. 20 yıldır taşıyan hasta da gördüm, 3-4 yılda değiştirmek zorunda olan da. Açıkcası bilimsel açıdan baktığımızda; kapsül reaksiyonu gelişmemişse, ağrı sızı yaratmıyorsa ya da şekil bozukluğu oluşmamış ise vücutta kalmasında bir sakınca yok.
Fakat son yıllarda tespit edilen bir durum var. Sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte, ALCL dediğimiz protez kapsülünde gelişebilen bir lenfoma türü oluşabilmekte. Meme kanserinden daha farklı bir tür kanser olan ALCL ( anaplastik büyük hücreli lenfoma), kendini daha çok ağrı kızarıklık ve hassasiyet şeklinde ameliyattan yıllar sonda gösterebilmekte. Tedavi olarak da erken dönemde tespit edilmesi dahilinde protezin ve de kapsülünün çıkartılması yeterli olabilmekte gereklilik halinde de radyasyon tedavisi verilebilmekte. MR tetkiki ile tespit edilebilen bir durum olduğundan ve de ülkemizde çekim maliyetleri düşük olduğundan ben hastalarıma özellikle 5. yıldan sonra yıllık meme MR'ı çektirerek bu durum açısından takip ettirmelerini öneriyorum. Yurt dışında bu tetkikleri yaptırmak zor olduğundan, ülkemiz bu açıdan şanslı bir konumda.
KAPSÜL KONTRAKTÜRÜ
Vücudumuzun savunma sistemi çalışma mekanizması gereği, vücudumuzda yerleştirilen meme implantı olsun, vidalar plaklar olsun, diz protezleri olsun, her türlü konan yabancı isim diye tabir ettiğimiz materyalin çevresinde zar şeklinde hafif sert yapıda bir kalkan oluşur. Biz buna tıp dilinde kapsül diyoruz. Bu oluşum ilk 3 ayda tamamlanmakta ve de meme protezlerinin çevresi kapsül ile çevirilmekte. Bu beklenen bir durum.
İstenmeyen durum ise; zaman içerisinde bu zar yapısının bir şekilde kalınlaşması sertleşmesi ve de protezi içerisinde sıkıştırmasıdır ki bu meme de şekil bozukluğu ağrı bile oluşturabilmektedir. Hasta da ağrı, asimetri ve ciddi şekil bozukluğu oluşturdukları zaman protezin değiştirilmesi ve de kapsülün temizlenmesi tedavi olarak uygulanmaktadır.
Teorik olarak kalınlaşan kapsül oluşumu düz yüzeyli protezlerde ve de kas üstü planda daha çok oluşmaktadır.